Bebeklere Yapılmaması Gereken 5 Şey
21.01.2021
Bebekler kadar masum ve şirin varlıklar yoktur herhalde. Anne babalar onların şirinlikleriyle teselli olup, “simdi nasıl olsa ne yapsam anlamaz” diyerek onların gelişimleriyle ilgilenmezlerse en büyük hatayı yapmış olurlar.
Bebeklik döneminin içinde bulunduğu ilk üç yıl, örtük öğrenmeyle (bilinçdışı) sosyal dünyanın isleyişinin anlaşılmaya başlandığı ve beyindeki bağlantıların oluştuğu en önemli dönemdir. Bu dönemde karakterinin büyük çoğunluğu oluşur, ve çocuk tüm yaşamı boyunca öğrendiklerini uygular ve yaşar (terapi olmaksızın ya da beyni etkileyen ciddi bir deneyim yaşamadıysa). Bu dönemde ebeveynin çocuğun ihtiyaçlarına tutarlı ve bilinçli bir şekilde cevap vermesiyle, çocuğun beyin gelişimi desteklenir ve sağlıklı ve sosyal olarak yaşadığı çevreye adapte olması sağlanır.
Ebeveynler (bilmeden) bebeklerinin gelişimine zarar verecek yanlış uygulamalarda bulunabiliyor. Bu yazıda bebeğin gelişimini olumsuz yönde etkileyecek ve onlara yapılmaması gereken beş maddeden bahsedeceğim:
Görmezden gelin (!)
Her bebek dünyaya anne babası ve çevresiyle iletişim kurmaya hazır olarak gelir. Elbette konuşamazlar fakat çıkardıkları sesler, ağlamalar, el-kol hareketleri onun için birer iletişim kanalıdır. Onların iletişim çabalarını dikkate alıp, hızlı ve olumlu şekilde cevap verme gelişimleri icin yapacağınız en önemli şeylerden biridir. Bebeği görmezden gelme onu suistimal etmek demektir ve stres hormonunu salgılatarak bebeğin büyüme ve gelişimini olumsuz etkiler.
Bırakın ağlasın (!)
Düşünün ki bir sıkıntınız var, çevrenizden yardım istiyorsunuz ve görmezden geliniyor. Ne hissedersiniz? Emin olun bebekler için durum çok daha kötü. Beyinlerinde en hızlı bağlantıların oluştuğu, fizyolojik fonksiyonları ve sosyal hayatın dinamiklerini öğrenmeye başladıkları bu dönemde, deneyimledikleri bakım şekline göre etkilenmekte oldukları unutulmamalı.
Bir bebek için ağlıyorken yalnız bırakılmak işkence gibidir. 18 aylık olana kadar bebeklerin halen anne rahminde olması gerektiğini düşünün. Bu dönemde bebekler devamlı streste bırakılıyor ihtiyaçlarına cevap verilmiyorsa, bedeni kendisini endişeli ve güvensiz olarak eğitir. Bebeklerin bakımları esnasında örtülü olarak öğrendikleri, onların katı, ben merkez ve kolayca strese giren biri olduğu zaman ortaya çıkıyor. Bu tip kişilikte olan tanıdıklarınız var mı?
Küçük bebekler ağladıklarında öfke nöbetine girdikleri ya da şımarmak istedikleri için bunu yapmazlar, gerçekten ihtiyaçları olduğu için bunu yaparlar ve de tek iletişim yoluyla bunu size duyurmaya çalışırlar.
Eğer çocuğun ihtiyacını görmek için ağlamasını bekliyorsanız, çok beklemişsiniz demektir. Bebekle olan iletişimin en başında öğrenilmesi gereken en önemli şey, onu ağlatmamayı öğrenmek derler. Küçük bebekler ağlamayı bırakmakta zorlanırlar, bu sebeple hiç başlamalarını istemezsiniz. Ağlamak da alışkanlığa dönüşebilir. Uzun zaman stres olan bebeklerin, beyinlerindeki iletişim görevini üstlenen sinapsisler ölebilir.
Bebekleri ağlamaktan uzak tutmak için, bakımını gören kişinin bebeğin verdiği sözsüz sinyallere (huzursuzluk, kaşlarını çatma, yüzünü buruşturma, kollarını çırpma) dikkat etmesi gerekir. Bebekler ilk aylarda ve yıllarda neyi tecrübe ederse beyin bu bilgileri tekrar ve tekrar kullanır. Eğer hoşnutsuz, iş birliğine girmeyen, agresif çocuk (ya da yetişkin) istiyorsanız bırakın ağlasın. İstemiyorsanız da bebekleri mutlu tutmaya çalışın.
Yalnız bırakın (!)
Tecrit, bir insana yapılacak en kötü şeylerden biridir ve psikozlara neden olabilir. Bebekler yalnız bırakıldıklarında bunun nedenini anlayamazlar. Tecrübe ettikleri yanlış ya da kötü olan bir durumu içselleştirir.
Bebekler bakımını gören kişiye fiziksel olarak bağlıdır. Kendi ihtiyaçlarını giderene dek yetişkin bakımına ihtiyaç duyarlar. Bebeği kendi bağımsızlığını öğrenmesi için zorlamak ne kadar akıl dışıysa, bebeği izole etmek de onları sürekli sızlanan ve muhtaç ya da sessiz ve içine kapanık hale getirir. Korkularını ve güvensiz hissetmelerini içselleştirip, bakımını gören kişiye ve tüm çevreye bu bakış açısını taşırlar. Böyle bir bebekten neler beklenebilir? İzolasyon onlara sadece kendilerini düşünmeyi öğretir. Kişisel olarak sıkıntı yaşayan biri karşısındakiyle empati kuramaz. Bebekleri strese sokmak, onları kolayca sıkıntılı bir karakter yapabilir.
Mümkün olduğunca kucağınıza almayın (!)
Bebekler kucağa almak içindir. Bu sürecin hemen başlatılması gerekir. Bebeklerin size ve dünyaya karşı ilk izlenimi çok önemlidir. Doğumun hemen akabinde çocuğun anneyle buluşması onu rahatlatacak en büyük şey.
İnsan en çok sevdikleriyle kucaklaşınca rahatlar ve huzur duyar. Bu rahatlama seklini de bebeklikten itibaren öğreniriz. Sarılma kucaklaşma tecrübesi yeterince olmayan çocuklar yetişkinlikte de nasıl rahatlayacaklarını öğrenemezler.
Yapılan araştırmalar bebeğin fiziksel olarak bakımını gören kişiden uzaklaşmasıyla acı tepkisinin aktive olduğu ve çeşitli hormon ve noropeptidlerin salgılanmaya başladığını söylüyor. Uzun dönem ayrılıklar daha büyük sistemlerin düzenini bozuyor. Fareler üzerinde yapılan bir araştırmada yavru farelerin günde 3 saat annelerinden ayrıldığında strese neden olduğunu ve yetişkinlikte hafıza fonksiyonları üzerinde olumsuz etkiye neden olduğu biliniyor. Bebeğe kısıtlı dokunmak da mutlulukla ilgili hormonların salgılanma sistemlerinin gelişmemesine neden oluyor. Bebek yetişkinlerin kolları arasında dünyaya güvenle bakabiliyor ve keşfetmeye hazır hale geliyor.
Onları cezalandırın (!)
Bazı ebeveynler bebeklerine vurabiliyor hatta dövebiliyor. Fiziksel şiddet, ebeveynin sinirlenme anındaki direkt tepkisidir ve çoğu agresif davranış gibi uzun dönemde çok sayıda olumsuz etkisi vardır.
Cezalandırmanın zarar veren etkilerine şunlar örnek olabilir:
Bebek, bakımını gören kişinin sevgisine ve ilgisine daha az güvenir ve onu yanında rahatlanacak kişi olarak görmez.
Bebek kendine daha az güvenir. Çünkü isteklerinin önemsiz hatta kötü olduğunu karşılığında ceza alarak öğrenmiştir.
Eğer bebek etrafı keşfetmek istediğinde cezalandırılıyorsa, öğrenme motivasyonları zarar görür (ki bu da ileride okul başarısı üzerinde etkili olur)
Bebek, bakımını gören kişinin yanında isteklerini bastırmayı öğrenir.
Son yapılan çalışmalar cezalandırma ardından davranışın aksine arttığını gösteriyor.
Fiziksel cezalandırma henüz stres seviye eşiği oluşmamış bebeklerde stres tepkisini aktive eder. Bu stres kalıcı şekilde çocuğun sağlığını, zihinsel ve sosyal gelişimini zora sokabilir.
Eğer bebeğinizin beynini en iyi şekilde kullanmasını istiyorsanız, sağlıklı ve huzurlu bir gelişim dönemiyle yetişkinliğe adım atmasını istiyorsanız bu beş maddeyi sakın YAPMAYIN.
Hafta sonu yapılacak etkinliklere katılmak isteyen öğrenciler Yurt Müdürlüğüne başvurmasında fayda var.