Londra’da Dil Eğitimi, Yaşam ve İş Bulma Hikayem
06.01.2021
Sonunda 18 yaşımı doldurmuş, büyük stres ve mücadelelerle geçen dönemin ardından hangi üniversitede hangi bölüme gideceğim kesinleşmiş ve Uludağ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde birinci yılımı doldurmuş, ikinci yılıma başlamıştım. Artık üniversite eğitimimi nasıl tamamlayacağım ve daha da önemlisi üniversite sonrasında mesleğimde ve hayatta nasıl başarılı ve mutlu olacağımı düşünmeye ve planlamaya çalışırken bunun en iyi yolunun yurtdışında bir süre kalmak olduğuna karar verdim. Bu farklı kültürler tanıyarak dünyaya bakış açımı değiştirecek ve özgüvenimi arttıracak, aynı zamanda yabancı dilimi geliştirerek dünyaya entegre olmamı sağlayacak ve kendi ayaklarım üzerinde durmayı öğretecekti.
1. Londra dil okulu hikayem nasıl başladı?
Üniversite lisans eğitimimi tamamladıktan sonra iş bulma, staj yapma vs. telaşı içerisinde bu hayali gerçekleştirmenin daha zor olacağını düşünerek lisans eğitimimin ikinci yılını tamamladıktan sonra okulumu bir sene dondurarak Londra’ya gitmeye karar verdim. Bu sayede öğrenci olarak da biraz keyif yapmayı düşünüyordum.
Ben vize almadım çünkü Bulgar pasaportum vardı. Böylelikle dil okulunu da önceden ayarlamak zorunda değildim.
2. Uygun fiyatta Londra uçak bileti aramaya başladım.
Bunun için en çok kullandığım siteler ; Skyscanner, Kayak, THY, Pegasus oldu. Her gün en az bir kez bu sitelere girip bilet fiyatlarını inceliyordum. Bu sayede altı ay öncesinden çok uygun bir fiyata tek yön biletimi aldım.
Artık içim içime sığmıyor uçuş günüm gelsin diye beklerken uygun fiyata bir kurs, konaklama ve muhakkak çalışmam gerektiğinden iş bulmak için araştırmalar yapıyordum. Ancak anladım ki uzaktan bunların yapılabilmesi çok zordu. Bunun için iş ve uygun kursu oraya gittikten sonra kesinleştirmeye karar vererek, gittiğimde eşyalarımla birlikte ortada kalmamak için konaklayacağım yeri kesinleştirmeye karar verdim.
3. Konaklama için en çok yararlandığım siteler Airbnb ve SpareRoom oldu.
Oda fiyatları kaldığınız Zone’a (bölgeye) göre çok değişiklik göstermektedir. Ama yaklaşık bir fiyat vermem gerekirse haftalık ortalama 100–200 pound arası değişmekte. Örneğin ilk bulduğum oda fiyatı 125 pound idi ve vergi, elektrik, su, internet gibi temel şeyler fiyata dahildi.
4. Londra'daki ilk günlerimde neler yaşadım?
Nihayet beklenen gün gelmiş, içim içime sığmayarak ailemle İstanbul Havaalanı’nda vedalaşıp iki bavulumla beni yeni macerama götürecek olan Londra uçağına binmiş ve dünyanın en işlek havaalanından biri olan Heatrow’a inmiştim. Her ne kadar Londra’da ulaşım ağı çok gelişmiş ve düzenli olsa da bu sisteme yabancı olduğumdan ve kendime güvenemediğimden, biraz da bavullarımla yollarda perişan olmak istemediğimden Uber’den bir araç kiralamayı tercih ettim (daha sonra daha uygun fiyatlı Ola uygulamasını tercih ettim). Bu yolculuk için 80 pound ödedim.
5. Londra'da ulaşım için Oyster Card öneririm.
Eğer toplu taşımayı kullansaydım iki metro bir otobüs ya da tren ve otobüs kullanmam gerekecekti. Ve maliyeti yaklaşık 20–30 pound olacaktı. Burada önemli olan nokta trenlere nakit ya da kredi kartıyla binebildiğiniz halde metro ve otobüslere Oyster Card ya da temassız ödemeli kredi kartınız olmadan binemiyorsunuz. Oyster Card’ı Londra içindeki toplu taşımaların tümünde kullanabilirsiniz ve neredeyse tüm bakkallardan 5 pound karşılığı temin edebilirsiniz. Sonrasında da bu karta para yüklemeniz gerekiyor. Size en uygun olan paketi bulmak için bu linkten ziyaret edebilirsiniz. Benim en çok faydalandığım paket haftalık bus-pass paketiydi.
6 ay ve daha uzun süre için Londra’da bir dil okuluna kayıt yaptırdığınızda bu okulların çoğu, öğrenci Oyster Card’ı da vermekte ve bu sayede çok daha indirimli seyahat edilebilmekte. Biraz daha yavaş da olsa otobüslerle Londra içerisinde her yere konforlu ve en uygun şekilde ulaşmanız mümkün. Tabii benim bunu öğrenmem, yaklaşık bir hafta iki katı para ödeyerek bu şehrin ulaşımına nasıl para yetiştireceğim diye panik halindeyken oldu. İlk günlerimde bana en çok yardımcı olan ve Londra’da kaldığım süre boyunca hep kullandığım bence olmazsa olmaz bir uygulama City Mapper’dı. City Mapper’dan gitmem gereken yere nasıl gideceğime ve hangi toplu taşıma araçlarına binebileceğime baktım. Uygulamaya bulunduğunuz yeri ve gitmek istediğiniz yeri yazdığınızda size hangi toplu taşıma araçlarına binebileceğinizi, kaç para olduğunu ve yolculuğun ne kadar süreceğini gösteriyor, hiç bilmediğiniz bir şehirdeyseniz kesinlikle kullanmanızı öneririm.
6. Londra'da eğitim alırken çalışabileceğiniz iş türleri...
Bir hafta kadar Londra’yı gezip şehre adapte olmaya çalıştım. Sonra bir tanıdık vasıtasıyla ilk işimi buldum ve bir kafede garson olarak çalışmaya başladım. Burada dil okuluma başlayana kadar haftada 66 saat, saati 5 pound’a çalıştım. Çok yoruldum, canım çıktı ama Londra’da olduğumdan ve hayalimi gerçekleştiriyor olduğumdan buna seve seve katlanıyordum. Londra’da hem çalışıp hem eğitim görmek isteyenlerin seçenekleri arasında ; garsonluk, çocuk bakıcılığı, satış elemanı, köpek gezdirme gibi pek çok iş mevcut ve kazancınız saati 5–10 pound arası değişmektedir. İleride bahsedeceğim ikinci işimden de saati 8.5 pound kazandım. Ancak çalışmaya başlayabilmek için her şeyden önce National Insurance Number almanız gerek.
7. Dil kursu fiyatları hangi kriterlere göre değişiyor?
Artık az çok Londra’ya alışmış, yoğun bir tempoda çalışırken sıra benim şartlarıma uygun bir dil kursu bulmaya gelmişti. Bu süreçte sürekli okulların sitelerine bakıyor, işten artan saatlerimde Londra’da dil okullarıyla bizzat gidip konuşurken, en büyük yardımcım Londra’da yaşayan Eğitim Danışmanı Seral Görmez oldu ve sayesinde çalışma saatlerime ve bütçeme uygun part-time bir dil kursuna başladım.
Kurs konusunda pek çok seçeneğiniz mevcut ancak köklü dil okullarının çoğu haftanın her günü tam gün eğitim vermekte. Küçük diye tabir edebileceğimiz dil okullarında farklı seçenekler bulunabilmesine rağmen bu kurslarla en sağlıklı şekilde iletişime geçebilmek ancak Seral Hanım gibi konuya vakıf kişiler vasıtasıyla ya da bizzat görüşerek mümkündür. Gerek internet gerekse yüz yüze yaptığım araştırmada gördüğüm kadarıyla saatlik ders ücreti hiçbir şekilde 8 poundun altına düşmemektedir. Dil okulu fiyatlarında haftalık ders saati, süresi ve hangi saat diliminde olduğu gibi pek çok etken rol oynamaktadır. Nitekim benim bulduğum kurs saatlik 9 pounda gelmekteydi. Speak Up London’da part-time dil kursuna gittim ve haftada 4 gündü. Dersler ise sabah 9-14 arasındaydı.
8. Sıra daha iyi bir iş ve dil kursuma daha yakın bir oda bulmaya gelmişti.
Londra’daki üçüncü ayımı tamamlamıştım. İnternet’ten iş ilanlarına başvuru yapıyordum (garsonluk, çocuk bakıcılığı, köpek gezdirme vb.) ve boş günlerimde gördüğüm iş arayan kafe ve restoranlara CV’mi bırakıyordum ama geri dönüş olmuyor, bu da beni umutsuzluğa sürüklüyordu. Ancak Londra’da çok fazla işçi arayan yer olduğundan iş bulma süreci de oda bulma süreci gibi çok hızlı ilerleyebiliyor. Hiç beklemediğim bir anda geri dönüş oldu ve Türkiye’ye dönene kadar severek çalıştığım ve çok şey öğrendiğim bir iş buldum. En turistik yerlerden biri Oxford Street’te okuluma çok yakın bir mağazada çalışmaya ve daha iyi para kazanmaya başladım. Bu iş insanlarla sürekli iletişim halinde olmamı gerektirdiğinden ve çalışma arkadaşlarımın yabancı olmasından dolayı dil öğrenme sürecimi çok daha hızlandırdı. Hemen hemen aynı tarihlerde okuluma ve işime daha yakın bir odaya taşındım. Oda fiyatları arasında her ne kadar biraz fark olsa da Londra’da ulaşım pahalı olduğundan iş ve okula yakın bir yere taşınmak aradaki farkı kapatıyordu. Ayrıca artık daha iyi ücretle çalıştığım için gönül rahatlığıyla seçim yapabilmiştim. Bu evi internetten kiralamadığımdan depozito ödemesi yaptım. Taşındıktan sonra ulaşım sorunum çok kolaylaştı ve günde neredeyse iki saat kar ettim.
9. Sosyalleşme konusunda en çok Meet Up'tan yararlandım.
Şahsen ilk zamanlar yaşadığım en büyük sorunlardan biri sosyalleşmeydi. Ama iş yerinde ve kursta arkadaşlar edindikçe bu ortadan kalktı. Farklı bir ülkeye yaşamaya gidenler için utangaçlığı aşarak insanlarla iletişim kurmak en önemli şeylerden biri, ben de karşımdaki insanların ne kadar sıcak kanlı olduğunu fark edince kendi içimdeki bu engeli aşmış oldum. Ayrıca İngiltere‘de yabancılara destek amaçlı uygulamalar mevcut, benim en çok yararlandığım Meet Up adlı bir uygulama oldu. Bu uygulama sayesinde birçok sosyal gruba dahil oldum ve arkadaş edindim, ücretsiz İngilizce dersleri, Londra’da sürekli olarak yaşayan insanların katıldığı koro dersleri, sinema etkinlikleri, rehberli müze gezileri gibi pek çok değişik aktiviteye katılma ve yeni insanlar tanıma şansı yakaladım.
10. İngiltere'de dil okuluna gitmenin avantajları neler oldu?
Başlama sınavında İngilizce seviyem B1’di. Eğitimin sonunda ise C1 olarak ayrıldım.
Bence böyle bir ülkede çalışarak öğrenci olmanın en büyük artılarından biri de seyahat özgürlüğünüzün artması oluyor. Hem vizeniz/pasaportunuz olduğundan böyle bir derdiniz olmuyor hem de Pound ya da Euro kazandığınızdan dolayı ekonomik açıdan üzerinizden çok büyük bir yük kalkıyor.
Londra’da kaldığım sürede İtalya’da Erasmus yapan arkadaşımı ziyaret etme ve farklı şehirler gezme şansım oldu. Bu sayede farklı kültürler tanımak, dünyaya bakış açıma yeni şeyler eklemek ve farklı bilgiler öğrenmek için güzel bir adım daha atmış oldum.
11. Hayalini kurduğum hedeflerin çoğuna ulaştığımı düşünüyorum.
Burada kaldığım süre boyunca hayalini kurduğum hedeflerin çoğuna ulaştığımı düşünüyorum. Farklı kültürler tanıdım, dünyanın farklı yerlerinden gelmiş insanlarla diyalog kurdum, geleceğe dair çok daha geniş bir perspektiften bakma şansı yakaladığımı düşünüyorum ve bence en önemlisi kendime olan güvenimi arttırarak neler başarabileceğimi görmüş oldum. Böyle bir hayaliniz ve imkanınız varsa gerçekleştirmekten korkmayın emin olun çok güzel bir macera ve deneyim sizi bekliyor.
Yurt dışında eğitim programlarına başvuru yapan öğrenciler bulundukları ülkede yurtlarda konaklayabilmektedir.