Erasmus’tan Work and Travel’a Yolculuğun Anahtarları

14.01.2021
Blog Başlık
Merhaba arkadaşlar, bu yazımda başlıktan da anlaşılacağı üzere, Erasmus ve Work and Travel anılarıma yer vereceğim.
 
Üniversitede 5. sınıf öğrencisiydim ve 2. dönem Erasmus için Polonya’ya gittim. Polonya’da Erasmus programım bittikten hemen sonra da Work and Travel’a başladım. Hikayemize başlarsak eğer;
 
5. sınıf 2. dönem’de Erasmus için Polonya’ya gittim. (Evet uzatılan yıl hatta tek derste olsa Erasmus ve Work and Travel yapabilirsiniz.) Okul Türkiye’ye nazaran çok geç açıldığı için 1 Mart’ta Almanya üzerinden Polonya’ya gidebildim.
 
1. Erasmusla güzel bir başlangıç.
Erasmusum başladı ve çok iyi üç anlayışlı hocadan üç basit ders aldım. Avrupa’da 12 ülke 27 şehir gezdim, bunu sizde yapabilirsiniz. Hocalarla da konuşursanız Erasmus öğrencilerine çok anlayışlı davranıp derslerin bir kısmına katılmamanızı sorun etmiyorlar ve uçak biletlerini ne kadar erken alırsanız fiyatlar da gerçekten, Paris’e 20 Euro gibi, çok ucuz olabiliyor.
 
2. Paristen bir anı
.
3. Uçak bileti ve yabancı dil üzerine önemli birer not!
Not 1: Son gün 15 Euro’ya bilet buluyorsanız iyice araştırmadan almayın. Polanya’dan Norveç – Oslo havalimanına gittik 15 Euro, şehir merkezine tren varmış; 65 Euro..!
Not 2: Derslerimden biri Polonya’nın dili olan Lehçe’ydi. Bu da Work and Travel zamanımda oldukça faydalı oldu. Bir Lifeguard olarak gördüğüm Lifeguard’ların büyük bir kısmı Polonyalıydı.
 
4. Ve Amerika'ya gidiş başladı.
Pasaport süreci benim için çok çetrefilli geçti. Polonya’da Erasmustayım ve Amerika için vize çıkartmam gerekiyor. Red yeme gibi bir lüksüm yok. İstanbul’da hep korkulan bir konsolos memuresi var ve ona denk geldim. Uzunca bir konuşmadan sonra vizem onaylandı ve bir hafta sonra pasaportum elime ulaştı ve hemen Polonya’ya döndüm. Tabi biletleri önceden günleri hesap edip almıştım.
Çok güzel bir Erasmus ardından son gün gelip çattı ki o da 9 Temmuz’a denk geliyordu. 9’unda Türkiye’ye geçiş yaptım. Kışlık her şeyimi bıraktım 9’u ve 10’u Türkiye’de kaldıktan sonra, yazlıklarımı aldım ve 11’inde Amerika’ya yolculuk sonunda başlamıştı.
Not 3: Çok yorucuydu, artık itiraf edebilirim.
 
5. Ohio'da lifeguardlık bir türlü başlamadı.
Fotoğrafta gördüğünüz yerde çalışmaya bir türlü başlayamamıştım. Bunda 11 Temmuz gibi geç bir tarihte Work and Travel’a gitmemin etkisi büyüktü tabi (millet neredeyse geri dönecek).
Amerika’daki ilk günümde (çok kötü bir zamanda gitmişim, çalışacağım yere otobüs yoktu) tüm geceyi havalimanında geçirdim. Ertesi gün de öğlene kadar beklemem gerekti, şansıma sabahki otobüste de yer yokmuş.
Çalışacağım yere gittim. Bir sürü eğitimdir şudur budur 1,5 hafta çalışamadım.
 
6. İş hayatı ayaklar için zor ama konuşma pratiği için perfect!
Her ülkeden arkadaşlar edindim. Özellikle Polonyalılarla konuşacak çok şeyim oluyordu. Böylece İngilizce ve Lehçe pratik yapma imkanım artıyordu. Polonya’nın 9 şehrini gezdiğimi söylediğimde daha onların bile o kadar gezmediklerini öğreniyordum ve adamlara kendi ülkelerini anlatıyordum bazen. Diğer ülkelerden de gelen herkesle illaki ortak bir şeyler çıkıyordu, gezdiğim ülkelerden biriyse zaten sohbet hemen ilerliyordu.
 
Not 4: Bu arada geçen sene de Washington DC’de Lifeguard’lık yapmıştım. Açıkça söylemek gerekirse özel havuzda oturarak overtimelı Lifeguard olmak, “bence” rahatlık açısından çok daha iyiydi. Ama çok da pahalı bir yerdi. Tezatlıklar tüm hayat süresince olacak maalesef ki..
 
7. İlk gezi : Niagara Falls
Şehir seçimi Work and Travel için oldukça önemli. Eğer gezilecek yerlere yakın bir eyalette Work and Travel yaparsanız day offlarınız çok keyifli geçecektir.
 
Biz arkadaşlarla Niagara Şelaleri’ne gittik ve gerçekten muazzam bir yerdi. Bot turu yaparsanız şelalelerin altından geçerken birkaç gökkuşağını aynı anda kesin görüyorsunuz. Ayrıca Kanada’yı çok net görüp şelalelerle birlikte harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Eğer vizeniz varsa Kanada tarafına geçip şelaleleri daha güzel bir açıdan çekebilirsiniz.
 
8. Chicago'daki Skydeck ile tüm şehir ayaklarınızın altında!
Spiderman, Batman, Superman gibi neredeyse tüm Marvel filmlerine ev sahipliği yapmıştı bu şehir. Gezdiğimiz her nokta bu yüzden tanıdık geliyordu ve en sonunda tüm şehri görebileceğimiz Skydeck’in 130. katına çıkmış bulunuyorduk.
 
9. İş yerinden bir kaçamak da Detroit'e.
Suç oranı en yüksek olan şehirdi bu. Bizim başımıza bir şey gelmedi ama gerçekten sokaklarda nüfuslarına nazaran çok az insan vardı. Güzel görülesi bir şehir.
 
10. İşten son kaçış, sıra Skydiving'te.
Arkama baktığımda düşünüyorum da hayatımda yaptığım en delice ve en mükemmel şey olsa gerek.
Uçaktan, 4000 m’den, 40 sn boyunca serbest düşüş. Sonrasında paraşüt açılıyor ve 10 dk’da karaya iniş.
Daha öncesinde Ölüdeniz’de yamaç paraşütü yapmıştım, kıyas bile edilmez. Yeni hedefim bungee jumping.
 
11. Washington D.C.'de gezilecek yerleri Beyaz Saray'ın orada rahatça gezebilirsiniz.
Washington DC de lifeguard olduğum zamanlar tüm DC’yi gezmiş her yerini öğrenmiştim. Beyaz Saray’ın olduğu yerde tüm gezilecek yerler bulunuyordu. Rahat rahat gezebilirsiniz.
 
12. New York'ta şaşıracağınız çok şey var!
New York içinde en sevdiğim yerler arasında Times Square, Empire State’ten görülen manzara ve Central Park bulunuyor. Bence buralar en görülmesi gereken yerler ve gerçekten çok çok çok güzeller. Hele ki Empire State’e hava kararmasına yakın giderseniz. Ama o metroları nedir? Kaç tane fare gördüğümün haddi hesabı yok 🙂
 
13. Günahlar şehri Las Vegas herkesin görmesi gereken bir yer!
Las Vegas’a dair birçok söz vardır. ”Vegas’ta olan Vegas’ta kalır.”, ”Günahlar şehri.” Gerçekten doğru sözler ve gerçekten gidilmesi de gereken bir yer. Saat gece dörtte yolda yürüseniz bile sanki saat öğlenmiş gibi her yerde insanlar dolaşıyor. Her yer ışıl ışıl, devasa ekranlar, vaktiniz varsa en az 2 gün kalınmalı.
 
14. Vegas'a geldiyseniz Grand Canyon'u görmeden dönmeyin!
Ayrıca Vegas’a geldiyseniz Grand Canyon’a gitmemezlik etmeyin ve tüm gününüzü ayırın. Asla pişman olmayacaksınız. Biraz deli cesaretiniz de varsa, kanyon da uçurumların olduğu yerlerde atlayarak karşıya geçmek için yerler var, deneyin?!
 
15. San Francisco'da Golden Gate Köprüsünü nasıl mı göremedik?
San Francisco’ya gidip Golden Gate Köprüsü’nü göremeyen var mıdır diye sorarsanız, beş kişilik bir arkadaş grubu olarak yoğun sise maruz kalıp göremedik. Alcatraz Adası’na çok önceden bilet alıp, arabayı park etmek için yer aramaktan(!) gemiyi kaçırıp tura gidemedik.
 
16. Los Angeles'ta gezilecek o kadar çok yer var ki!
Los Angeles’ta ilk olarak Universal Studios turlarına katılmanızı şiddetle öneririm. Hızlı geçiş pass’larından da kesinlikle almalısınız. Çocukluğumuzdan beri gördüğümüz Hollywood Sing’a gidip bir foto ve Walk of Fame’i bir görmeniz, orada yürümeniz Los Angeles havasını almanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca, Malibu Beach bence en iyilerinden. Los Angeles da New York gibi çok büyük ve güzel bir şehir ama biraz kirlilik var açıkçası sokaklarda.
 
17. San Diego'daki Sea World görülmeye değer bir yer.
San Diego’da Sea World diye çok büyük, su canlılarının gösterilerinin olduğu bir yer var. Tüm günümüzü orada geçirmiştik ve söylenene göre oradaki hayvanlara çok iyi davranıyorlarmış. Bu da içimize bazı konularda su serpti.
 
18. Son noktayı Miami ile koydum.
Ve son olarak Miami. Son olduğu için mi yoksa ben mi öyle hissettim bilmiyorum ama Miami çok temiz, sıcak, insanları çok sevecen, çok güzel bir yer.
 
19. Miami'de üç unutulmaz şey yaşadım!
Üç tane de güzel anı biriktirdim Miami’de. Hayatımda ilk defa okyanusta Parasailing ve Snorkelling yaptım. İkisi de çok iyiydi, kesinlikle öneriyorum. Son olarak da Timsah turuna gittim ve tekneyle timsahların yanından geçtik, bir timsahı elimle tuttum, hepsi çok iyi tecrübelerdi. Kesinlikle Miami’ye giderseniz bunların hepsine katılmanızı öneririm.
 
20. Ve son olarak.
Uçakla yolculuk yaptığım için birkaç şehir daha gördüm ama onları gezemedim pek.
“Eğer Erasmus ya da Work and Travel ile ilgili aklınıza takılan bir şeyler varsa bana ulaşıp sorabilirsiniz. Bilgiler paylaşıldığı sürece yararlıdır”
 
Devlet yurtlarında barınan öğrenciler yurtdun birçok imkanlarından faydalanabilmektedir.