Bazı Öğrenciler Ders Çalışmakta Neden Zorlanırlar?

15.01.2021
Blog Başlık
Bazı Öğrenciler Neden Ders Çalışmakta Zorlanırlar?
Her gün milyonlarca öğrenci sabahın erken saatlerinde okula gitmek için yollardadır. Okulda kurslar hariç 6-8 saat arasında ders görürler. Bu kolay bir şey değildir çocuklar için buna rağmen her gün okula düzenli olarak giderler. Aileler, çocuklarını okula göndermek için her gün ikna etmeye de (istisnalar olabilir) çalışmazlar. Öğrenciler koşullanmış olarak yollara koyulurlar.
 
Öğrenciler okulda ortalama 7 saat ders dinlemeyi (en azından sınıfta oturmayı) başarabilirken,  neden evde 1 saat bile ders çalışmakta ve ödevlerini yapmakta bu kadar zorlanırlar? Öğrencinin ders çalışamamasında problem sadece derslerin zor olması, ders çalışırken sıkılması veya yorulması olmasa gerek. Çünkü bunlar okuldaki dersler için de geçerli. O zaman sorun ne? Asıl mesele “öğrencinin beklentisi”, “motivasyonu” ve “okul ve derse yüklediği anlam” olabilir mi acaba?
 
 
Okul ve Ders Çalışmaya Yüklenen Anlam
Okulun önemi, öğrenci ve veliler için olmazsa olmazdır, hayatidir, gelecekleri için ihtiyaçtır. İşte bu nedenlerden dolayı öğrenciler sabahları  “bugün yorgunum, canım istemiyor, sıkılıyorum, dersler çok zor” gibi nedenleri ileri sürerek okula gitmesem mi diye düşünmez. (Arada bir düşünse bile ebeveynler okula gitmemek de ne demek diye kararlı duruşlarını sergilerler.) Çünkü bilirler ki okula gitmek bir tercih değildir, zorunluluktur, ihtiyaçtır, sorumluluktur.
 
 Ders çalışmayı, ödev yapmayı ve kitap okumayı ise öğrenciler ihtiyaç olarak değil tercih olarak görmekteler. Kısacası öğrenciler, tv izlemek, bilgisayar oynamak gibi ders çalışmayı sadece istedikleri zaman yapabilecekleri bir etkinlik olarak görmekteler. Öğrenciler, ders çalışmayı, kitap okumayı ve ödev yapmayı ihtiyaç olarak görürlerse, sorumlulukları olduğunu bilirlerse motive olmaları daha kolay olacaktır.  Ailelerin bu yönde mesaj vermesi faydalı olacaktır.
 
Beklentiler
Öğrenciler büyük bir heves ile ders çalışmaya başlar, bir süre çalıştıktan sonra sıkılır ve ders çalışmayı bırakır. Çünkü beklentisi ders çalışırken sıkılmamaktır, sıkıldığında hayal kırıklığı yaşar ve vazgeçer.
 
Öğrencinin beklentisi çalıştığı konuyu hemen anlamaktır, anlayamazsa hayal kırıklığı yaşar ve ders çalışmayı bırakır. İşte bu nedenle öğrenciler daha çok sevdiği ve en iyi anladığı derse çalışır. Çünkü birinci beklentisi öğrenmek değil, belirli bir süre çalışmak (kendi vicdanını rahatlatmak veya ailesinin beklentisini karşılamak için)  ve çalışırken sıkılmamaktır. Öğrencilerin çalışırken müzik dinleme isteği de bundan kaynaklanmaktadır.
 
Gönül ister ki tüm öğrenciler çalışırken sıkılmasın, çalıştığı konuyu hemen anlasın, yüksek motivasyonla, tutkuyla çalışsın. Ne yazık ki ders çalışmak her zaman (bazıları için hiçbir zaman) eğlenceli olmayabilir,  sıkılabilirsiniz ve dersi hemen anlamayabilirsiniz. Buradaki sorun öğrencinin beklentisidir. Oysaki ders çalışırken sıkılmasının, bazı konuları anlamakta zorlanmasının, daha önce defalarca çalıştığı halde soruları yanlış yapmasının bu süreçte normal olduğunun farkına varırsa, çözümün de ders çalışmayı bırakmak değil çalışmakta ısrar etmek olduğunu anlayacaktır.
 
Motivasyon
Motivasyonu, kısaca kişinin bir işi yapma ve devam ettirme konusundaki istekliliği olarak tanımlayabiliriz. Ders çalışmaya başlama, çalışmayı devam ettirme ve çalışmanın yoğunluğunda kuşkusuz en önemli etken motivasyondur.  İçsel motivasyona sahip kişiler (öğrenme isteği, başarılı olma isteği, ilgi, merak v.b.) dışsal motive  (ödül, ceza, not, ailenin baskısı v.b.) olan kişilere göre hedeflerine ulaşma konusunda daha kararlı ve azimlidirler. Engellere karşı daha dirençlidirler.
 
 Öğrenciler kendi motivasyonlarını yüksek tutmalılar. Olumsuz düşünceler motivasyonu azalttığı gibi olumlu düşünceler de motivasyonu artırır. (“Bu konuyu ne kadar çalışsam da anlamıyorum.” yerine “Bu konu zor olduğu için anlamam zaman alabilir.”, “Konuyu tam olarak anlamamış olsam da öncekine göre daha iyi durumdayım.”v.b.) Öğrencinin çalışacağı konunun günlük hayatta ne işe yaradığını araştırması, o konuyu öğrendiğinde ya da belirli bir süre çalıştığında kendini ödüllendirmesi gibi.
 
Motivasyon konusunda aile ve öğretmenlere de büyük görev düşmektedir. Aile ve öğretmenler öğrencileri motive etmek için olumsuz cümleler kurmamalı. Sadece sınav ve deneme sonucuna göre değerlendirme yapmak yerine çocuklarının çalışma süreci ve gösterdikleri çaba değerlendirilmeli.
 
Erkek öğrenciler yurdun çalışma salonunda çalışmak yerine kütüphanede çalışmayı tercih etmektedir.