Bir Work And Travel adayı olarak mutlaka aklınızdan eğlence parkında çalışmanın ne kadar eğlenceli olabileceğini geçirmişsinizdir. Doğru, fakat işin gerçeklerine bir de bu açılardan bakmakta fayda var.

 

1. Güneşin altında çalışırsınız.

Sürekli güneşin altında çalışıyor olacaksınız. Sıcaktan kaçabilme gibi bir şansınız olmayacak çünkü çalışma saatlerinizde yerinizden ayrılamazsınız. Bu yüzden sıcakla ya da güneşle ilgili sorununuz olmamalı.

 

2. Eğlenceden taviz vererek çalışmalısınız.

Eğlence Parkları çalışabileceğiniz pozisyonlar anlamında en geniş olanıdır. Eğer işverenin size verdiği görevi bir şekilde yerine getiremiyorsanız, başka bir pozisyona yönlendirilebilirsiniz. Bu anlamda işverenin isteklerini harfiyen uygulamak durumundasınız. Unutmayın, siz eğlenmeye gelen misafirlere hizmet etmek zorundasınız. Eğlenen taraf değil, eğlendiren tarafsınız.

 

3. Şehirden uzak kalabilirsiniz.

Amerika’daki eğlence parkları çok büyük ve temalı parklar olduğu için, genel olarak şehrin dışında olur. Konakladığınız yerden iş yerinize bir servisle ya da otobüsle gitmek zorunda kalabilirsiniz.

 

4. Çalışma saatleriniz uzun olur.

Eğlence parkları günün çoğu saati açık olur fakat tam öğlen saatlerinde de oyun aletlerine binecek insan bulmak güç olabilir. Bu durum sizin yoğun olarak güneşin etkisi biraz azaldıktan sonra ve karanlıkta çalışacağınızı gösterir. Bundan önce de parkı güne hazırlamak için sabah erkenden işe koyulmak zorunda kalabilirsiniz.

 

5. Değişken hava durumu işinizi etkiler.

Amerika’nın genel hava durumundan haberdarsanız, yazın ortasında çok sıcak bir havada 10 dakika içinde dolu yağabileceğini veya fırtına çıkabileceğini de biliyorsunuzdur. Parka kimse gelmediği için o gün işten erken çıkmanız istenebilir. Bu durumda çalışma saatiniz düşer, haftalık geliriniz azalmış olur.

 

6. Müşterilerle kısıtlı İngilizce konuşursunuz.

Amerika’daki eğlence parkları büyük ve temalı parklar olduğu için giriş ücretleri 70-150 USD arasındadır. Tüm gün geçerli olan bu ücretin karşılığını almak isteyen misafirler, bilet alırken, arabalarını park ederken, yüzerken, roller coastera binerken sizinle konuşarak İngilizce geliştirmenize yardımcı olmak yerine, verdikleri paranın karşılığını almaya çalışırlar.

 

Ailesinden ayrı yaşayan öğrencilerin çoğu devlet yurtlarında barınmaktadır.