Öğrenciler Yaz Tatilini Nasıl Değerlendirmeli?

14.01.2021
Blog Başlık
Öğrenciler Yaz tatilini Nasıl Değerlendirmeli?
 
Yaz tatili öğrenciler ve öğretmenlerin dinlenmesi için bir fırsat oluştururken okulların eksiklerini gidermesi için de önemlidir. Yaz tatili tüm ülkelerde uygulanmakla beraber tatil süresi farklılık göstermektedir.  Ülkemizde öğrenciler üç ay yaz tatili yapmaktadır. (Bilinenin aksine öğretmenler üç değil iki ay tatil yapmaktadır.) Aşağıdaki tabloda bazı Avrupa ülkeleri ve yaz tatili süreleri verilmiştir.
 
Tatil Süresi Neden Önemli?
 
Yaz tatilinin öğrenci öğrenmesi üzerindeki etkileri, 1906’dan beri araştırma konusu olmuştur (Fairchild ve Boulay, 2002, 4). Eğitimciler ve aileler, sık sık öğrenci öğrenmeleri üzerine yaz tatilinin muhtemel olumsuz etkileri hakkındaki üç kaygılarını dile getirirler. Birincisi, öğrenme yetersizliği olan öğrencilerin sürekli öğrenime ihtiyaç duyduklarından uzun yaz molası, bu tür çocukların öğrenimine olumsuz bir etkiye sahip olması. İkincisi, üst sosyo ekonomik düzey öğrencilerinin yaz aylarından sonra hem ilave okul ilişkili öğrenme veya daha düşük unutma seviyeleri sonucu onların daha az avantajlı akranlarına göre okullar açıldığında hayli eğitimsel avantajla okula dönebilmeleridir. Sonuncusu, uzun yaz tatilinin öğrenmenin ritmini bozması, unutmaya sebep olması ve öğrenciler sonbaharda okula geri döndüklerinde materyal tekrarının gerekmesidir. Öğretmenler, ders yılının başladığı sonbahar döneminin ilk haftalarını bir önceki yılın konularını tekrar etmeye ve gözden geçirmeye harcarlar ki bu, zamanın yeni öğretime harcanmamasıdır. Öğretmenler, özellikle daha az yetenekli ve öğrenmeyi anlamada dezavantajlı olan öğrenciler için yaz tatili öğrenme kaybının çok doğru bir olgu olduğunun farkındadırlar 
 
Öğrencinin ders yılı boyunca öğrendiği bilgiler uzun yaz tatili boyunca unutulmaktadır. Çok iyi öğrenilmeyen ve tekrar yapılmayan bilgiler çok kısa süre sonra bile unutulur. Bence daha da önemlisi ise yanlış geçirilen yaz tatilinin “beyin” için de olumsuz olmasıdır. Beynimiz de kaslarımız gibidir, çalıştıkça daha güçlü ve verimli olur. Özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde beyin ne kadar aktif olursa o kadar gelişecektir. Beyinlerinin  aktif olması beyni kullanma kapasitelerini olumlu etkileyecektir. Yapılan bir çoMotivasyon ile ilgili görüşler
 
İnsan davranışını inceleyen psikologlar, birçok farklı motivasyon teorisi önerdiler. İlk zamanlarda, Sigmund Freud, insanların, temel biyolojik dürtüler veya içgüdülerle motive olduklarını ortaya koymuştur. Sonrasında, Skinner gibi davranış bilimciler, motivasyon ve öğrenme; davranışların ödül ve dışarıdan teşviki ve cesaretlendirilmesi ile denetlenebileceğini ileri sürdüler. Bilişsel yaklaşım, zihinsel süreçler üzerinde yapılan çalışmalara odaklanır; öğrenmede algılama ve hafızanın yanı sıra öğrencinin aktif rolünün önemini ve tüm bilginin her bireyin kendi inanç ve referans sistemlerinden yapılan kişisel bilgi olduğunu vurgular. (*2010, Prestij)
 
Motivasyonu Düşüren Etkenler
 
1-Hedefin Olmaması: Çalışmak için güçlü bir amacınız yoksa, motivasyonunuz da olmayacaktır. Çalışmak için ne kadar çok nedeniniz varsa, motivasyonunuz da o kadar yüksek olur.
 
2-Bakış Açısı(Olumsuz Tutumlarınız): Derslerin yoğunluğu, sürekli ders çalışmak zorunda olmanız ve sınavlar, yeterince stres ve kaygıya sebep olmakta ve enerjinizi tüketmekte.  Bununla birlikte, dersin gereksiz ve zor olduğunu düşünmeniz, dersi çalışsanız da anlamayacağınıza inanmanız. motivasyonunuzu ve enerjinizi daha da fazla düşürüyor. Siz ne düşünürseniz beyniniz de onu gerçekleştirmeye çalışacaktır. Anlayamayacağınıza inanırsanız, anlayamazsınız.
 
3-Ümitsizliğe Düşmek (Kendinize Güvenmemeniz): Kendinize aşırı güvenmeniz, -ben zekiyim çalışmadan da başarırım- aşırı rahatlamanızı sağlar ve çalışma motivasyonunuzu düşürür. Kendinize güvenmeyip ümitsizliğe düşmeniz de çalışma motivasyonunuzun düşmesine neden olur. Her konuda olduğu gibi kendimize güven konusunda da orta orta yolu bulmalıyız.
 
4-Plansızlık (Kararsızlık): Eve gittiniz ders çalışacaksınız ve hangi derse ve ne zaman çalışacağımıza karar vermeye çalışıyorsunuz. “Matematik mi, Türkçe mi, fizik mi, kimya mı, çalışsam? Test mi çözsem, konu mu çalışsam? Şimdi mi başlasam çalışmaya, 1 saat sonra mı?” diye düşünüp bir türlü çalışmaya başlayamadığınız ve gerildiğiniz zamanlar oldu mu? Eğer olduysa yaşadığınız durumun adı “Seçim Paradoksu”.  Peki nedir seçim paradoksu. Seçenek bolluğunda karar veremeyişimiz ve strese girmemizdir.
 
Öğrenciler yaz tatilinde tabi ki dinlenmelidir. Fakat yaz tatili demek saatlerce TV izlemek, bilgisayar oyunları oynamak anlamına gelmemelidir. Birçok veli okul zamanında TV ve bilgisayar kullanımına sınır koymakta, yaz tatilinde ise sınırlar kaldırılmaktadır. Tatil boyunca TV ve bilgisayar oyunları için daha fazla süre verilebilir fakat kesinlikle bir sınır olmalı, bu süre çocuğun inisiyatifine bırakılmamalı. TV ve bilgisayar oyunlarının diğer zararlarını bir kenara bırakırsak beyin gelişimine de olumsuz etkisi vardır. TV izlerken ve çocukların sürekli oynadıkları bilgisayar oyunlarında beyinleri pasif durumdadır. “İşlemeyen demir pas tutar.” atasözü beynimiz için de geçerlidir. Beynimizi kullanmazsak körelmektedir.
 
Bu durum sadece çocuklar için değil yetişkinler için de geçerlidir, fakat çocukların beyin gelişimleri daha hızlı olduğu için çocuklar daha fazla etkilenmektedir. Hatta çağımızın en sıkıntılı hastalıklarından olan Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltmak için; yabancı dil öğrenmek, bulmaca çözmek, kitap okumak gibi beyni aktif tutan aktiviteler önerilmektedir.  Sürekli yaptığımız işler (TV izlemek, sohbet etmek, bisiklet sürmek, yemek yapmak v.b.) beynimizi geliştirmez, çünkü bu işleri beynimiz düşünmeden yapabilir. Araba sürmeyi yeni öğrenen birisinin beyni aktiftir. Kişi yaptığı her hareketi düşünerek yapar ve beyinde yeni nöron bağlantıları oluşur. Araba sürme konusunda ustalaştığınızda ise araba sürme işini beyin otomatik olarak yapar ve beyin pasiftir. Bu nedenle sohbet ederken, tam dikkatinizi vermeden de araba kullanabilirsiniz fakat bir şeyler ters gittiğinde -yola köpek çıkması gibi-otomatik pilottan çıkıp dikkatinizi vermeniz gerekir. Çocuklarımızın beden sağlığı ve psikolojilerine verdiğimiz önemi beyin gelişimleri için de vermeliyiz. Sonuçta bizim en önemli hazinemiz çocuklarımız, çocuklarımızın en önemli hazinesi ise beyinleri.
 
Tatilde Ne Yapsınlar?
 
Tatilde çocuklarımız öncelikle dinlenmeli ve beyinlerini, bedenlerini ve psikolojilerine iyi gelecek faaliyetlerde bulunmalılar. Bunlar;
-Tüm öğrenciler kitap okumalı. Geleceğe, sınavlara ve beyinlerine yapabilecekleri en iyi yatırım olacaktır.
-Spor, sanat, sosyal faaliyetlere katılsınlar. Bu demek değil ki kurstan kursa koşsunlar.
-TV ve bilgisayar oyunlarına sınır konulmalı.
-Yoğun olmamakla birlikte ders tekrarı yapılabilir.
-Klasik testlerden çözmek yerine mantık muhakeme gücünü artıracak testler çözmeleri daha faydalı olacaktır.
 
Kız  öğrenciler genellikle yaz tatillerinde yaz okulundan dolayı yurtlarda geçirmektedir.